1 Ağustos 2013 Perşembe

Çatlaklık beleş:)

Çatlaklık kanına işlemiş bangır bangır bağıran kah kah kahkahalarıyla coşturan kocaman yürekli saf niyetli içinden geleni dıştan saklamayan bencillikle alakası olmayan ama hep bencillikle suçlanan kimi zaman ahlaksızlıkla itham edilen ama bir oturup konuştuğunda ahlakını sorgulayabilecek insan bile olmadığı anlaşılan yere göğe sığmayan insanları öpün koyun başınızın üstüne! Sorgulamayın yargılamayın sadece durun ve bakın size aktardığı enerjiye. Ne çok içinizi kıpır kıpır ettiğine dikkat edin. İçinizdeki sesi dinleyin ve enerjinin akışını hissedin. 
Asık bir surat, yargılayan, dedikoduyu hobi edinmiş, içinden geleni kendine saklayan yahut bir mahalle gününde döken ne varsa sırlara dair, kendini eleştirmekten aciz ama sürekli atıp tutan ahlaklı diyebileceğiniz tarzda kendini reklam edebilen insanlara bakın bir de. 
Şen kahkahayı tercih ederim! 
Gülsün, güldürsün. Şeytan kıskansın, melekler imrensin. o dedikoducular onları da dolasınlar ağızlarına ama o insanı kimsecikler susturamasın. Yine doldursun içimize tüm pozitif enerjiyi. Gülmek gelsin içimizden. "Ne çatlak kadın/adam" diyelim ama bir yandan da hoşumuza gitsin onların yanında olmak. Pat pat söylesin bizim dilimize gelip de yuttuklarımızı her birimizin yerine. Ve hayran kalalım o cesaretine. 
İşte böyle insanlardır yaşamı yaşanılır hale getiren, bizim böyle deli dolu bir topluluk havasına ihtiyacımız var!

19 Mayıs 2013 Pazar

Mavi Panjurlu Bir Ev Belki ?:)

Aşkın rengi kırmızı değil beyazdır hatta şeffaftır. su gibidir dur durak bilmez başladı mı önüne ne gelse yıkar geçer, yıkar ve temizler geçer. nasıl suysa insan bedenini temizleyen, aşktır insanın kalbini de temizleyen. o duru, saf duygudur. içine öfkeler, kızgınlıklar, kırgınlıklar doluşmamışken daha, hayaller beyaz birer sayfayken güzeldir Aşk. Ne sevilenin sevmesini beklemektir ne de onun neler yaptığını takip etmektir aşk bir bekleyiştir. kendi oyununu kendin oynattığın gece yatağına yattığında tavanda Aşık olduğun insanla mutlu bir yuvanın resmini çizmektir. kimi zaman dalıp gitmektir o hayaldeki eve, bahçesine, yeşilliğine uzanıp gözlerini kapatıp huzuru hissetmektir. bir an önce o anı yaşamak için kalbinin sanki hızlı çarparsa daha hızlı akacakmış gibi zaman; durmaksızın  atmasıdır, midenin kalbine baskı yapmasıdır. adını duyduğun an pırpır uçmasıdır içindeki çocuğun. yerinde duramamasıdır çocuk kalan yanının. ve en güzeli Aşk hayaller için hayallerde tutuşmaktır el ele...

İyi- Kötü Dengesi

İnsanlara iyi ya da kötü davranmak bizim elimizde de onların şımarıp çirkinleşmemesi niye bizim elimizde değil ? Çok kez düşünmüşüzdür. Nasıl davransam acaba en doğalından en sahtesine kadar her insanın birileri için aklından geçirdiği bir sorudur bu. peki sonunda verdiğiniz cevap iyiyse ve siz çok iyi davrandıysanız herşey daha mı iyi oluyor yoksa işler sarpa mı sarıyor. ben söyliyeyim : daha da kötüye gidiyor. durup düşünüyorsun, çok seviyorsun, bağlanıyorsun, haddinden fazla değer veriyorsun. Arkadaş sanıyorsun birlikte saçmalıyorsun. Oysa bambaşka bir hayat kurmuş kendine sen kenarından bile geçmiyorsun. Böyle sağlanır adalet. Ve bu denge oyununda iyilerin karşısına illa ki biraz da kötülerin oturması gerek.