22 Ağustos 2012 Çarşamba

anılar da bıkar elbet.

            


           Ne zaman vurur insan kendini sokaklara. nefes alamadığında mı. ne farkı vardır evle sokağın. bilmem. ama iyi gelir illaki. tek başına. sadece kendinle konuşursun ve yürürsün. sanki adım attıkça birşeyler geride kalacakmış gibi. ama olmaz öyle. bir çiçek görürüz anılar ayaklanır ve takılır peşine huysuz bir çocuk gibi sarılır bacağına ne adım attırır ne kalabilirsin kendinle. kurtul kurtulabilirsen. 
           Başın çatlar gibi olur. sığdıramazsın düşüncelerini bi türlü içine. tıkmışsındır ezelden bu yana. at şimdi atabilirsen. nasıl rahata kavuşur düşünceler ne zaman azat olur. bilmem. tek bildiğim benim yakamı bırakmadıkları. ve artık kabullendikçe daha da yüklendikleri. 
susmak ne can sıkıcı birşey. çocukken anlamını bilmediğimiz alfabeler oluşturur cümleler kurardık anlamlı anlamsız ne çok konuşur ve ne çok gülerdik. kim ne dedi kim ne yaptı da susmaya alıştık böyle. kim yasakladı kahkahaları da yavaş güler olduk. nereye sakladık çocukluğumuzu öldü diyemeyiz dipdiriyiz beden aynı beden. nerde cıvıl cıvıl cocuklar ? ne çabuk büyümüşler. eskiden korkarken yalnızlıktan şimdi neden sokaklarda yalnız yürür insanlar başı öne eğik. başını kaldırdığında ne görmekten korkar. nedir içlerdeki sıkıntı. yok mudur her derdin bir dermanı. vardır da nerdedir ? herkese aynı şey iyi gelir mi? dillerdeki dertler dert midir. en iyisi bırak asla cevaplanmayacak bu soruları. yürü sen devam et  yürümeye tut içindeki çocuğun elinden gün ışıyana dek. unutana dek. anıları def edene dek. yürü ve oluruna bırak, anılar da bıkar elbet...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder