Olur olmaz zamanlarda, düşünmeden, sorgulayıp yargılamadan, en doğal halinle, en içten hislerle çal kapımı.. Çık gel.. Ve de ki bana "boşver her şeyi, herkesi". Sen ve ben varız bu dünyada. Ne varsa geçmişe dair, geçti adı üstünde ve bizim ellerimiz bomboş hala. Değer mi onca acıya, sensizliğe. Sırtımda ağır bir küfe. ne atabiliyorum ne de taşıyabiliyorum. Acıların da senin gibi. Ne onlarsız ne de onlarla. Yani naparsam yapayım olmuyor. Sonra bir sözün geliyor kulaklarıma "güven bana bırakmayacağım hiç". Güveniyorum yeniden. Küçük bir çocuğu diriltiyorum içimde el çırpıyor, can atıyor sana, bana inanmaya. Ve her günün sonunda ikimiz boğarak öldürüyoruz onu, sus diyoruz yok öyle bir şey güvenme kimseye çocuk. Sanma geri geleceğiz, seveceğiz seni yeniden, sanma. Şımarma artık, büyü. Mızmızlanma, nazlanma. Küsmeleri bırak. Ağlama da. Ama çok da gülme. Mutlu sanarız o zaman. Sen en iyisi öl çocuk. Alma isimlerimizi ağzına, yakıştırıp da hayaller kurma. İnanırsın sonra umutlanırsın. Uğraştırma bizi böyle oyunlarla. Hem sen değil miydin bitiren, senin hayallerin, pembe dünyan değil miydi bizi ayrı düşüren. O zaman sus. Suçunu bil ve kurma öyle büyük hayaller. Hayallerini bile zincirledik evet. Çünkü büyük hayaller hep ayrılık getirdi daha da getirecek çocuk.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder